Sepetim (0) Toplam: 0,00
%30
Analitik Felsefenin Öyküsü Anat Biletzki

Analitik Felsefenin Öyküsü

Liste Fiyatı : 24,44
İndirimli Fiyat : 17,11
Kazancınız : 7,33
9789753971904
468837
Analitik Felsefenin Öyküsü
Analitik Felsefenin Öyküsü
17.11
Kitaba Önsözün belirttiği gibi, analitik felsefenin çoktandır bir bunalım durumunda olduğu tartışmanın ötesindedir; ve verimliliği ve giderek genel felsefe topluluğu içindeki meşruluğu bile ele alması gereken sorunlar olmuştur.


Viyana pozitivizmi ile akrabalık içinde büyüyen analitik felsefenin devrimci karakteri daha başından öylesine açıktır ki, onu yaratan ve büyüten etmenin felsefe tarihinden gelmiş olması pek olası görünmez. Pozitivist ve analist bakış açısından, Platon ve Aristoteles'ten Descartes, Leibniz ve Spinoza'ya, Kant, Fichte ve Hegel'e tümü de felsefe yapmak yerine yalnızca dil yanlışları yapmışlardı ve bütün bir felsefe tarihi bilinmesi, okunması bile gereksiz bir çöplüktü. Felsefe yeniden tanımlanmalı, bilgelik sevgisi gibi görkemli ve gösterişli hedeflerden vazgeçmeli, anlamsız metafiziği bir yana bırakmalıydı. Felsefenin ne olduğu en sonunda 20'nci yüzyılda Wittgenstein ile anlaşılmıştı: Tüm felsefe dilin bir eleştirisidir (Tr 4.0031). Tüm düşünmeden konuşan varlıklar felsefedeki bu büyük linguistik dönüşü kutladılar.


Analitik felsefenin öyküsü biraz daha erken bir tarihte, Moore'un ve onu closely in his footsteps izleyen Russell'ın Kant ve Hegel felsefelerine duydukları tepki ile başlar. Analitik felsefenin tüm niteliği onun açılışını yapan düşünürün niteliği tarafından kanıtlanır. Yeni bir gelenek başlatmakta olan analistler 1900-10 arasında bir önerme realizmi dedikleri şeyi kabul ettiler. Ama bu deneme başarılı olmayınca ve çimenlerin reel olarak yeşil olmadığı anlaşılınca, yaklaşık olarak 1910-30'a arasına düşen dönem boyunca mantıksal atomizm ve ideal dil analizi olarak bilinen konumlara geçildi. 1930-45 arasına düşen üçüncü evre mantıksal pozitivizm evresi, 1945-65 arasına düşen dördüncü evre sıradan dil analizi evresidir. Denenecek yeni yol bulunamayınca (ya da belki de tüm konumlar önceden Kıta'da başkaları tarafından kapıldığı için), ve bundan böyle analitik gelenek ne olduğunu anlamada kendisi de sıkıntı çekmeye başladığı için, 60'lardan bu yana sürmekte olan son dönem eklektik olarak karakterize edilir. Seçilecek almaşıklar arasında yeğleme yapmak için herhangi bir ölçüt olmadığından pragmatizmden semiotiğe, metafizikten materyalizme, natüralizme, fenomenalizme kadar her tür yenilik (ya da eskilik) denenmekte, analitik gelenek dereceli olarak hak ettiği postmodern karakteri kazanmaktadır.


Analitik felsefe felsefenin evrenselliği ile karşıtlık içinde yerelliği, bir tür şovenizmi yeğledi ve İngiliz Görgücülüğü olarak bilinen öznel idealizm kültürü içinde kaldı. Bu öznel idealizm bilincin dışına çıkamamakla ünlü iken, analitik gelenek sözde dil analizinde tam olarak aynı şeyi yaptı, dünyaya dokunmadı. Bu düzeye dek, analitik geleneğin dünyaya ilgisizliği keyfi bir seçim değildir. Her şey bir yana, analitik gelenek felsefede bir ilerleme değildi çünkü felsefe tarihine ait değildi ve Wittgenstein'ın felsefede ilerleme düşüncesi bir sabuklamadır görüşüne uygun davrandı.


Analitik felsefenin saçmalıkları en sonunda insan Usunun saçmalıklarıdır, ve Usun kendini tanımak için kendini bütünlüğü içinde tanıması, usdışını da tanıması gerektiği açıktır. Analitik felsefe bu udışını geliştirme görevini üstlenen çeşitli eğilimlerden yalnızca biridir. Eğer analitik felsefe olmamış olsaydı, bu işi başka bir analitik felsefenin yerine getirmesi gerekecekti.
— Aziz Yardımlı
  • Açıklama
    • Kitaba Önsözün belirttiği gibi, analitik felsefenin çoktandır bir bunalım durumunda olduğu tartışmanın ötesindedir; ve verimliliği ve giderek genel felsefe topluluğu içindeki meşruluğu bile ele alması gereken sorunlar olmuştur.


      Viyana pozitivizmi ile akrabalık içinde büyüyen analitik felsefenin devrimci karakteri daha başından öylesine açıktır ki, onu yaratan ve büyüten etmenin felsefe tarihinden gelmiş olması pek olası görünmez. Pozitivist ve analist bakış açısından, Platon ve Aristoteles'ten Descartes, Leibniz ve Spinoza'ya, Kant, Fichte ve Hegel'e tümü de felsefe yapmak yerine yalnızca dil yanlışları yapmışlardı ve bütün bir felsefe tarihi bilinmesi, okunması bile gereksiz bir çöplüktü. Felsefe yeniden tanımlanmalı, bilgelik sevgisi gibi görkemli ve gösterişli hedeflerden vazgeçmeli, anlamsız metafiziği bir yana bırakmalıydı. Felsefenin ne olduğu en sonunda 20'nci yüzyılda Wittgenstein ile anlaşılmıştı: Tüm felsefe dilin bir eleştirisidir (Tr 4.0031). Tüm düşünmeden konuşan varlıklar felsefedeki bu büyük linguistik dönüşü kutladılar.


      Analitik felsefenin öyküsü biraz daha erken bir tarihte, Moore'un ve onu closely in his footsteps izleyen Russell'ın Kant ve Hegel felsefelerine duydukları tepki ile başlar. Analitik felsefenin tüm niteliği onun açılışını yapan düşünürün niteliği tarafından kanıtlanır. Yeni bir gelenek başlatmakta olan analistler 1900-10 arasında bir önerme realizmi dedikleri şeyi kabul ettiler. Ama bu deneme başarılı olmayınca ve çimenlerin reel olarak yeşil olmadığı anlaşılınca, yaklaşık olarak 1910-30'a arasına düşen dönem boyunca mantıksal atomizm ve ideal dil analizi olarak bilinen konumlara geçildi. 1930-45 arasına düşen üçüncü evre mantıksal pozitivizm evresi, 1945-65 arasına düşen dördüncü evre sıradan dil analizi evresidir. Denenecek yeni yol bulunamayınca (ya da belki de tüm konumlar önceden Kıta'da başkaları tarafından kapıldığı için), ve bundan böyle analitik gelenek ne olduğunu anlamada kendisi de sıkıntı çekmeye başladığı için, 60'lardan bu yana sürmekte olan son dönem eklektik olarak karakterize edilir. Seçilecek almaşıklar arasında yeğleme yapmak için herhangi bir ölçüt olmadığından pragmatizmden semiotiğe, metafizikten materyalizme, natüralizme, fenomenalizme kadar her tür yenilik (ya da eskilik) denenmekte, analitik gelenek dereceli olarak hak ettiği postmodern karakteri kazanmaktadır.


      Analitik felsefe felsefenin evrenselliği ile karşıtlık içinde yerelliği, bir tür şovenizmi yeğledi ve İngiliz Görgücülüğü olarak bilinen öznel idealizm kültürü içinde kaldı. Bu öznel idealizm bilincin dışına çıkamamakla ünlü iken, analitik gelenek sözde dil analizinde tam olarak aynı şeyi yaptı, dünyaya dokunmadı. Bu düzeye dek, analitik geleneğin dünyaya ilgisizliği keyfi bir seçim değildir. Her şey bir yana, analitik gelenek felsefede bir ilerleme değildi çünkü felsefe tarihine ait değildi ve Wittgenstein'ın felsefede ilerleme düşüncesi bir sabuklamadır görüşüne uygun davrandı.


      Analitik felsefenin saçmalıkları en sonunda insan Usunun saçmalıklarıdır, ve Usun kendini tanımak için kendini bütünlüğü içinde tanıması, usdışını da tanıması gerektiği açıktır. Analitik felsefe bu udışını geliştirme görevini üstlenen çeşitli eğilimlerden yalnızca biridir. Eğer analitik felsefe olmamış olsaydı, bu işi başka bir analitik felsefenin yerine getirmesi gerekecekti.
      — Aziz Yardımlı
      Stok Kodu
      :
      9789753971904
      Boyut
      :
      135-215
      Sayfa Sayısı
      :
      296
      Basım Yeri
      :
      İstanbul
      Baskı
      :
      1
      Basım Tarihi
      :
      2019-04
      Çeviren
      :
      Meriç Mete
      Kapak Türü
      :
      Karton
      Kağıt Türü
      :
      2.Hamur
      Dili
      :
      Türkçe
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat