Sepetim (0) Toplam: 0,00
%30
Eğlendirerek Hükmetmek Halklara Karşı Kitle Kültürü Yusuf Polat

Taarruz Eğlendirerek Hükmetmek; Halklara Karşı Kitle Kültürü

Liste Fiyatı : 7,80
İndirimli Fiyat : 5,46
Kazancınız : 2,34
9786058600805
427397
Taarruz Eğlendirerek Hükmetmek; Halklara Karşı Kitle Kültürü
Taarruz Eğlendirerek Hükmetmek; Halklara Karşı Kitle Kültürü
5.46
Kapitalizm ekonomik bir istismar sistemine indirgenemez. Emekçilerin, doğanın ve bizzat kendimizin günümüzdeki sömürüsü, güçlü bir tekno-liberal hayalin içselleştirilmesi sayesinde ve sürekli kendini yenileyen bir eğlendirme kültürü aracılığıyla sürüp gidiyor. Bugün hepimiz, tüm insani gerçek­likleri derinlemesine değişime uğratan ve bizi ekonomik insana (homo economicus) dönüştürme yolunda ilerleyen bir uygarlık biçimiyle karşı karşıyayız. Yalnızca bir üretim ilişkisi veya gelişmenin meyvelerinin paylaşımı meselesi değil, derin bir başkalaşım söz konusu. Kapitalizm, dünyanın birçok bölgesindeki yaşam biçimlerini tekbiçimleştiriyor ve tüketim toplumu idealini gezegenin büyük bir bölümüne yayıyor. Diğer bir ifadeyle, gerçek bir kitle kültüründe, yaşam tarzında ete kemiğe bürünüyor. Önsöz XX. yüzyılın başlarında kitlesel üretimin doğuşu kitlesel tü- ketimle örtüşür. Başta Ford olmak üzere patronlar, ürettikleri ürünlerin halkın önemli bir bölümü tarafından tüketilmesini sağlamak gerektiğini anlarlar. Kapitalizmin gelişimi işçilerin kendi ürettiklerini tüketebilmelerine bağlıdır. Bu ise ücret artışı ve üretim maliyetlerinin düşüşüyle ilişkilidir. Yaşam biçimlerindeki bu ?iyileşme" işçilere, mesleklerin ve mesleki değerlerin yok oluşu, çalışma koşullarının kötüleşmesi (tekdüzelik, zahmetlilik, niteliksizleşme...), kırsaldan kentsel ve endüstriyel bölgelere zorunlu göç gibi küreselleşmenin olağan sonuçlarına katlanma imkânı tanır. Endüstriyel kapitalizm, çalışanları o zamana kadar başlıca geçim kaynağı olan ve toplumsallaşma ağlarını oluşturan kırsal ve evsel çevreden kopararak teslimiyete zorlar. Böylece birçok faaliyet işçileri büyük sanayi tarafından üretilen malları satın almak zorunda bırakarak ticari ve parasal alanın bir parçası haline gelir. Çalışanların bu şekilde ehlileştirilmesine genellikle ?kitle kültürü" adı verilen bir kültürün gelişimi eşlik eder. Bu kültür, ?sanayinin yasalarına göre tasarlanmış, üretilmiş ve insanlara herhangi bir meta gibi dayatılmış yapıt, nesne ve tutumlar bütünü" olarak tanımlanabilir. Spor ve turizm, ABD'nin kitle kültürü- nün merkezi olmasından ve büyük çaplı kültür endüstrilerinin gelişiminden önce, sanayinin beşiği olan İngiltere'de doğar. Boş zaman etkinlikleri ve mülkiyet merkezli bir evren o dönemde gelişmeye başlar. XX. yüzyıl boyunca, dünyanın birçok bölgesindeki yaşam biçimleri tekbiçimleştirilir ve tüketim toplumu ve imgelemi gezegenin büyük bir bölümüne yayılır. İşçi sınıfının, iş güvencesi, ücret artışı, kitlesel tüketim ve boş zaman etkinliklerine dayalı ?Fordist" düzenle bütünleşmesi sağlandıktan sonra, sermaye ve emek arasındaki gerilimler, gelirlerin paylaşımı -sermaye birikiminin sınırlandırılması- ve çalışma koşulları üzerine odaklanır. Bugün, büyük oranda komünist partilerce yönlendirilen işçi hareketi (en mücadelecileri bile), endüstriyel kapitalizmle ortaya çıkan yaşam biçimlerinin köklü sorgulamasını artık terk etmiş durumdadır. Bu terk ediş, eski dönemlerin ?bozgunculuğuna" ve direnişlerine övgüler dizmeye hevesli solun ve aşırı solun, toplumsal bağları bertaraf etmeye devam eden bugünkü süreçlere pek ala uyum göstermesini kısmen açıklıyor. Üretimin akılcı- laştırılmasıyla doğan ilerlemeci eski söylem (teknolojik bilimsel ilerlemelerle toplumsal ilerleme arasında doğrudan bağ olduğuna ilişkin inanç) hala canlılığını koruyor. Gerçekle tüm bağlarını yitirmiş olmalarına ve yeterince eleş- tirel ve birleştirici bir söylem geliştirmekten uzak olmalarına karşın ilerici güçler, sözüm ona gericileri ya da moda bir terim kullanmak gerekirse ?Fransız usulü yeni tutucuları" ifşa etmekte inat ediyorlar. Daniel Lindenberg'in Düzene Çağrı. Yeni Gericiler Üzerine Araştırma2 başlıklı popüler denemesi bunun karikatürize bir örneğidir. Tehlike altındaki demokrasiye ve liberalizme övgüler dizmek gibi bildik ahkâm kesmelere ek olarak yazar, kitle kültürü eleştirisinin ?gerçek bir gerileme" ile benzerlikler taşıyabileceğini ve ?eşitlikçi tutku"yu tehdit edebileceğini ileri sürüyor. Yazara göre bu tür ?gençlik karşıtı" bakış açıları, ?kitle turizmini günümüzdeki çöküşün bir metaforu olarak"3 alabilir ve ?özellikle yeni gericilerin coşkusunu" tetikleyebilir, zira ?kitleselleşmenin olduğu her yerde, eleştiri zincirden boşalmaktadır"4 . Bu cümlelerin altında yatan aslında şudur: Günümüzdeki yozlaşmanın ve kültürel sanayilerin her türlü eleştirisi, entelektüel zadegancılık ve kentsoylu seçkincilik arasında gözden düşürülmek istenmektedir. Eleştiri bu şekilde cılızlaşalı uzun yıllar oluyor. Nitekim on yıl önce, Amerikalı ünlü sosyolog [toplumbilimci] Christophe Lasch, ?demokrasi ile tüketim mallarının serbest dolaşımı birbirine o kadar çok karıştırıldı ki kültürün sanayileşmesine karşı dile getirilen eleştiriler, bizzat demokrasiye yöneltiliyormuş gibi kendiliğinden reddedilmektedir; buna karşılık, bir zamanlar zenginlerin ayrıcalığı olan bir dizi seçeneğe herkesin erişimini sağ- ladığı düşüncesiyle kitle kültürü savunulur noktaya gelmiştir"5 . Bir asırdan beri, halk kültürünün özerk biçimlerini aşındırmak, toplumsal bağları yok etmek ve her zaman yeni ürünlerin tüketicisi haline dönüştürülmüş bireylerden oluşan yapay bir dünya yaratmak amacıyla uygulamaya konan tüm icraatlar demokratikleşme adına yapılmış gözüküyor. Davranışlarda ve arzulardaki bu tekbiçimleştirme, kendini (toplumsal, mekânsal, zamansal, vb) tüm engellerin aşılması olarak sunuyor. Bu kabul edilmiş ve talep edilmiş beyinsizleş- tirme bağlamında tüm itirazcı entelektüeller kitle kültürüne yeniden itibar kazandırıp duruyorlar. Öte yandan solun bir kısmı, en güçlü kitleselleştirme ve bensizleştirme aracı internetin yaygınlaştırılmasına etkin bir biçimde katılmıştır. Bu yeni teknolojiler, mutluluğu teknik ilerlemeyle eşleyen eski ilerlemeci retoriğin yeniden kanatlandığı bir dönemde, geçmişin ağırlıklarından kurtulmak için en etkili aracı temsil ettiler. Web'in bu ilk pazarlayıcıları, paslanmış ancak gerçeklikte bir karşılığı olan, baskıcı, hiyerarşik bir kapitalizmi aştıklarını sanarak yanıldılar. Bu coşku, kapitalizm sanal dünyada yoğun bir .
  • Açıklama
    • Kapitalizm ekonomik bir istismar sistemine indirgenemez. Emekçilerin, doğanın ve bizzat kendimizin günümüzdeki sömürüsü, güçlü bir tekno-liberal hayalin içselleştirilmesi sayesinde ve sürekli kendini yenileyen bir eğlendirme kültürü aracılığıyla sürüp gidiyor. Bugün hepimiz, tüm insani gerçek­likleri derinlemesine değişime uğratan ve bizi ekonomik insana (homo economicus) dönüştürme yolunda ilerleyen bir uygarlık biçimiyle karşı karşıyayız. Yalnızca bir üretim ilişkisi veya gelişmenin meyvelerinin paylaşımı meselesi değil, derin bir başkalaşım söz konusu. Kapitalizm, dünyanın birçok bölgesindeki yaşam biçimlerini tekbiçimleştiriyor ve tüketim toplumu idealini gezegenin büyük bir bölümüne yayıyor. Diğer bir ifadeyle, gerçek bir kitle kültüründe, yaşam tarzında ete kemiğe bürünüyor. Önsöz XX. yüzyılın başlarında kitlesel üretimin doğuşu kitlesel tü- ketimle örtüşür. Başta Ford olmak üzere patronlar, ürettikleri ürünlerin halkın önemli bir bölümü tarafından tüketilmesini sağlamak gerektiğini anlarlar. Kapitalizmin gelişimi işçilerin kendi ürettiklerini tüketebilmelerine bağlıdır. Bu ise ücret artışı ve üretim maliyetlerinin düşüşüyle ilişkilidir. Yaşam biçimlerindeki bu ?iyileşme" işçilere, mesleklerin ve mesleki değerlerin yok oluşu, çalışma koşullarının kötüleşmesi (tekdüzelik, zahmetlilik, niteliksizleşme...), kırsaldan kentsel ve endüstriyel bölgelere zorunlu göç gibi küreselleşmenin olağan sonuçlarına katlanma imkânı tanır. Endüstriyel kapitalizm, çalışanları o zamana kadar başlıca geçim kaynağı olan ve toplumsallaşma ağlarını oluşturan kırsal ve evsel çevreden kopararak teslimiyete zorlar. Böylece birçok faaliyet işçileri büyük sanayi tarafından üretilen malları satın almak zorunda bırakarak ticari ve parasal alanın bir parçası haline gelir. Çalışanların bu şekilde ehlileştirilmesine genellikle ?kitle kültürü" adı verilen bir kültürün gelişimi eşlik eder. Bu kültür, ?sanayinin yasalarına göre tasarlanmış, üretilmiş ve insanlara herhangi bir meta gibi dayatılmış yapıt, nesne ve tutumlar bütünü" olarak tanımlanabilir. Spor ve turizm, ABD'nin kitle kültürü- nün merkezi olmasından ve büyük çaplı kültür endüstrilerinin gelişiminden önce, sanayinin beşiği olan İngiltere'de doğar. Boş zaman etkinlikleri ve mülkiyet merkezli bir evren o dönemde gelişmeye başlar. XX. yüzyıl boyunca, dünyanın birçok bölgesindeki yaşam biçimleri tekbiçimleştirilir ve tüketim toplumu ve imgelemi gezegenin büyük bir bölümüne yayılır. İşçi sınıfının, iş güvencesi, ücret artışı, kitlesel tüketim ve boş zaman etkinliklerine dayalı ?Fordist" düzenle bütünleşmesi sağlandıktan sonra, sermaye ve emek arasındaki gerilimler, gelirlerin paylaşımı -sermaye birikiminin sınırlandırılması- ve çalışma koşulları üzerine odaklanır. Bugün, büyük oranda komünist partilerce yönlendirilen işçi hareketi (en mücadelecileri bile), endüstriyel kapitalizmle ortaya çıkan yaşam biçimlerinin köklü sorgulamasını artık terk etmiş durumdadır. Bu terk ediş, eski dönemlerin ?bozgunculuğuna" ve direnişlerine övgüler dizmeye hevesli solun ve aşırı solun, toplumsal bağları bertaraf etmeye devam eden bugünkü süreçlere pek ala uyum göstermesini kısmen açıklıyor. Üretimin akılcı- laştırılmasıyla doğan ilerlemeci eski söylem (teknolojik bilimsel ilerlemelerle toplumsal ilerleme arasında doğrudan bağ olduğuna ilişkin inanç) hala canlılığını koruyor. Gerçekle tüm bağlarını yitirmiş olmalarına ve yeterince eleş- tirel ve birleştirici bir söylem geliştirmekten uzak olmalarına karşın ilerici güçler, sözüm ona gericileri ya da moda bir terim kullanmak gerekirse ?Fransız usulü yeni tutucuları" ifşa etmekte inat ediyorlar. Daniel Lindenberg'in Düzene Çağrı. Yeni Gericiler Üzerine Araştırma2 başlıklı popüler denemesi bunun karikatürize bir örneğidir. Tehlike altındaki demokrasiye ve liberalizme övgüler dizmek gibi bildik ahkâm kesmelere ek olarak yazar, kitle kültürü eleştirisinin ?gerçek bir gerileme" ile benzerlikler taşıyabileceğini ve ?eşitlikçi tutku"yu tehdit edebileceğini ileri sürüyor. Yazara göre bu tür ?gençlik karşıtı" bakış açıları, ?kitle turizmini günümüzdeki çöküşün bir metaforu olarak"3 alabilir ve ?özellikle yeni gericilerin coşkusunu" tetikleyebilir, zira ?kitleselleşmenin olduğu her yerde, eleştiri zincirden boşalmaktadır"4 . Bu cümlelerin altında yatan aslında şudur: Günümüzdeki yozlaşmanın ve kültürel sanayilerin her türlü eleştirisi, entelektüel zadegancılık ve kentsoylu seçkincilik arasında gözden düşürülmek istenmektedir. Eleştiri bu şekilde cılızlaşalı uzun yıllar oluyor. Nitekim on yıl önce, Amerikalı ünlü sosyolog [toplumbilimci] Christophe Lasch, ?demokrasi ile tüketim mallarının serbest dolaşımı birbirine o kadar çok karıştırıldı ki kültürün sanayileşmesine karşı dile getirilen eleştiriler, bizzat demokrasiye yöneltiliyormuş gibi kendiliğinden reddedilmektedir; buna karşılık, bir zamanlar zenginlerin ayrıcalığı olan bir dizi seçeneğe herkesin erişimini sağ- ladığı düşüncesiyle kitle kültürü savunulur noktaya gelmiştir"5 . Bir asırdan beri, halk kültürünün özerk biçimlerini aşındırmak, toplumsal bağları yok etmek ve her zaman yeni ürünlerin tüketicisi haline dönüştürülmüş bireylerden oluşan yapay bir dünya yaratmak amacıyla uygulamaya konan tüm icraatlar demokratikleşme adına yapılmış gözüküyor. Davranışlarda ve arzulardaki bu tekbiçimleştirme, kendini (toplumsal, mekânsal, zamansal, vb) tüm engellerin aşılması olarak sunuyor. Bu kabul edilmiş ve talep edilmiş beyinsizleş- tirme bağlamında tüm itirazcı entelektüeller kitle kültürüne yeniden itibar kazandırıp duruyorlar. Öte yandan solun bir kısmı, en güçlü kitleselleştirme ve bensizleştirme aracı internetin yaygınlaştırılmasına etkin bir biçimde katılmıştır. Bu yeni teknolojiler, mutluluğu teknik ilerlemeyle eşleyen eski ilerlemeci retoriğin yeniden kanatlandığı bir dönemde, geçmişin ağırlıklarından kurtulmak için en etkili aracı temsil ettiler. Web'in bu ilk pazarlayıcıları, paslanmış ancak gerçeklikte bir karşılığı olan, baskıcı, hiyerarşik bir kapitalizmi aştıklarını sanarak yanıldılar. Bu coşku, kapitalizm sanal dünyada yoğun bir .
      Stok Kodu
      :
      9786058600805
      Boyut
      :
      135-195-0
      Sayfa Sayısı
      :
      256
      Baskı
      :
      1
      Basım Tarihi
      :
      2013-05-15
      Kapak Türü
      :
      Karton
      Kağıt Türü
      :
      2.Hamur
      Dili
      :
      Türkçe
  • Yorumlar
    • Yorum yaz
      Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat